Yolculuğun Ötesinde Hikayeler 4 'Renkli Bir Gözlem... Semt Pazarı!
- msakarcan
- 25 Ağu
- 2 dakikada okunur

Melike bir yaz sabahının ılık rüzgarında cumartesi günleri kurulan semt pazarına doğru yürürken aklında çocukluğu geldi. Annesinin evde yalnız kalmaması için zorla götürdüğü semt pazarlarından çocukken nerdeyse nefret ederdi. Birbirine karışan Satıcıların çılgın bağrışları, alışveriş esnasında pazarlık yapan müşterilerin bazen kızgın bazen nazlı sesleri, kendisi gibi sıkılan çocukların ağlama sesleri hepsi birbirine karışırdı. Zaman zaman Melike’nin da ağlama sesleri bu orkestraya eşlik ederdi.
Yaşı kırka yaklaşmaktaydı ve hafta sonu da olsa erken kalkmayı göze alarak evine çok yakın olan semt pazarına gitmeyi, alışveriş yapmasa da dolaşmayı uzun yıllardır alışkanlık haline getirmişti.
Sabahın erken saatleri olduğundan, pazar tezgâhları özenle dizilmişti ve taze sebze ve meyve kokuları havayı sarhoş ediyordu. Gözleri renklerin arasında kaybolmuştu.
Erken saat olmasına rağmen epey kalabalıktı.
Tezgâhların birinde, taze kırmızı domatesler parlıyordu. Yanında, sevimli bir yaşlı kadın, geniş bir gülümseme ile bir çocuğa domates alıyordu.
Melike, ikisinin yüzündeki mutluluğu gözlemledi; bu an, paranın ötesinde bir bağın, bir paylaşımın sembolüydü.
Bir başka tezgâhta, genç bir adam fıstık satıyordu. Alıcılar arasında, birkaç çocuk heyecanla fıstıklara uzanmıştı. Genç adam, gülümseyerek çocuklara daha fazla vermek için elinden geleni yapıyordu.
Melike bu genç adamın cömertliğini takdir etti ve onun yüzündeki samimi ifadeye hayran kaldı.
Ancak pazarın hemen kenarında, bir kumaş tezgahının bir grup kadın ve iki erkek bir araya toplanmış, yüksek sesle tartışıyordu.
Bir an duraksadı ve yanlarına yaklaştı. Bir an tartışmaya dahil olmak ve haklı olan tarafında yanından yer alarak sesini duyurmayı düşündü. Ancak vazgeçti. Aralarında geçen diyalogları tarafsızca dinlemeyi tercih etti. Tarafların her biri kendi bakış açısını ifade ediyordu. Aralarında bir iki kişi tarafları yatıştırdı, bağrışmalar yavaş yavaş kesildi. Arayı bulmaya çalışan kişiler her iki tarafa da soru sorarak birbirlerini dinlemelerini sağlamışlardı.
Kalabalığın arasında ilerlerken empati ile kurulan bir diyaloğun cetvellerle ölçülen haklılıktan önüne geçtiğini görmüştü.
Vakit ilerledikçe kalabalık artmaya başlamıştı. Satıcılar tezgahlarının başında içlerinden geldikleri gibi bağırıyorlardı. Gelen geçene laf atıyorlardı ve kimse buna kızmıyordu.
Birkaç kilo domates almak isteyen bir amca ile pazarlık yapan satıcıya takıldı gözü. Fiyatta ve kalitede anlaşamadılar. Satıcı ‘canın sağ olsun amcam bu hafta olmadı, haftaya anlaşırız, kal sağlıcakla’ diye uğurladı amcayı. Satıcının söylemi dikkatini çekti. Ne alınmıştı ne darılmıştı. Yapmacık olamazdı zira ses tonundaki samimiyet çok belliydi. Gözlerindeki sıcak ifade de…
Eve doğru yönelmeye başladığında geçen hafta iş yerinde geçen toplantıyı düşündü. Bu pazar yerini bir simülasyon olarak iş yerine yansıtsa ne güzel olurdu.
Yargı yok, kabul var, suçlama yok, anlama niyeti var, bıkkınlık yok, neredeyse şafak vakti tezgahlarını açan satıcılar da enerji var… İnsanın özüne dair pek çok şey var.
Bu renkli dünyayı kendine hatırlatmak ve en son gördüğü satıcının yargısızlığıyla kalmak niyetiyle eve doğru yürümeye başladı.
Yorumlar